Yabancılara Türkçe Öğretimi Kapsamında Fıkralar: Nasreddin Hoca Fıkraları
Paste a VALID AdSense code in Ads Elite Plugin options before activating it.
Kültürü yansıtması ve aktarması özelliğiyle kültürle özdeşleşmiş olan dil öğretimi, temel düzey dil kullanımı seviyesinde genellikle günlük hayatta kullanılan dili önemseyen metinler aracılığıyla yapılır. Kültür, dil öğretiminde öğrencilerin yeterlik düzeyi arttıkça (ara düzey kullanıcı-ileri düzey kullanıcı) kültürel ayrıntıları, tarihî birikimleri, hedef dilin anlatım inceliklerini (mecazlar, aktarmalar vb.) önemseyen şiir, bilmece, fıkra gibi yazınsal türler aracılığıyla aktarılmaktadır.
Halk hikâyeleri, masallar, efsaneler ve fıkralar gibi folklor ürünleri, eğitim-öğretimde kullanılan oldukça önemli unsurlardır. Bascom'a göre, folklorun dört işlevinden biri "özellikle okuma yazması olmayan kültürlerdeki eğitim işleridir." Karabasanların çocukları düzene sokmak için kullanılması ya da onların iyi bir kişiliğe sahip olabilmeleri için ninniler söylenmesi buna örnektir (Bascom 2005: 140). Tekerlemelerin, sözcüklerin doğru seslendirilmesinde işlevsel olarak kayda değer bir yere sahip olması ise bir başka işlevdir. Folklor metinlerinin bu işlevleri düşünüldüğünde, özellikle Türk halk kültürü içinde yer alan fıkralar, kısa oluşları nedeniyle yabancılara Türkçe öğretiminde kullanılmaya çok uygun metinlerdir. Düşündürücü ve gülünç insanlık durumları üzerine kurulmuş bu kısa metinlerle karşılaşan öğrenciler, genellikle bu tür fıkraların sonunda yer alan mizah yüklü cümleyi anladıklarında, kendilerini metni kavramak için ortaya koydukları tüm zihinsel çabanın ödülünü de almış gibi hissederler (Özdemir 2013: 161). Bununla birlikte masal, efsane, fıkra gibi halk anlatıları toplumsal kültürü de yansıttıkları için yabancılara Türkçe öğretiminde vazgeçilmez bir işlev üstlenirler. Fıkralar sadece kültür hazinesi değil, aynı zamanda ilgi çeken ve merak uyandıran bir içeriğe de sahiptir. Mizahî yapısı gereği yaratıcı ve üretici çalışmalarla temel dil becerilerini geliştirmeye oldukça uygundur. Nasreddin Hoca fıkraları, özellikle "Avrupa'da yabancı ortak bir yabancı dil öğretim programı ve yabancı dil öğretiminde ortak bir standart, ortak ölçütler geliştirmeyi amaçlayan" (Mirici 2000) Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni'nin genel ölçütlerinden "Diğer ülkelerdeki bireylerin düşünce yapılarının, kültürel miraslarının yaşam biçimlerinin daha geniş ve ayrıntılı anlaşılmasını sağlamak." (2001: 2) maddesi ile Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Çerçeve Programı ve Avrupa Dil Portfolyosu'nda sıklıkla geçen "kültürel çeşitlilik" kavramıyla örtüşen kültür karşılaştırmaları yapmaya da oldukça elverişlidir.
Dilin en iyi işlendiği ve kültür birikiminin en iyi yansıdığı sözlü anlatılardan biri fıkralardır. Genellikle gerçek hayat olaylarından hareketle "hisse" kapmayı hedef tutan ve temelinde az çok nükte, mizah, tenkit ve hiciv unsuru bulunan sözlü, kısa, mensur hikâyeler olan fıkralar (Elçin 2010: 566) içerisinde geçmişten günümüze kadar en çok derlenip yazıya geçirilenlerinin başında Nasreddin Hoca ile ilgili olanlar gelmektedir (Aça 2004: 15). Türk milletinin mizah dehasını temsil eden Nasreddin Hoca fıkraları, sözlü anlatım ürünü oldukları için yüzyıllarca ağızdan ağıza dolaşmıştır. Hem sözlü anlatımda hem de sözlü kültürün yazıya geçirilmiş anlatımlarında Nasreddin Hoca'nın sıkça işlenmesi, onu imgesel bir şahsiyet hâline getirmiştir. Sadece Türkler arasında değil, bütün dünya tarafından da tanınan Nasreddin Hoca, Batılı birçok aydının kitabına da konu olmuştur. Bunun en güzel örneklerinden biri, William Burckhardt Barker'ın 19. yüzyılda İngilizlere Türkçe öğretmek için yazdığı "Turkish Reading Book and Vocabulary and Grammar" (1854) isimli kitabının okuma metinleri bölümündeki Nasreddin Hoca fıkralarıdır. Barker'ın Nasreddin Hoca fıkralarını yabancılara Türkçe öğretiminde metin olarak seçmesi, UNESCO'nun 1996 yılını Nasred-din Hoca'nın ölümünün 700. Yılı olarak Anma ve Kutlama Yıldönümleri arasında yer vermesi (http://unesco.org.tr/doku-manlar/ anmakutlama/anma_kutlama. pdf) Nasreddin Hoca'nın yerel olmaktan çıkarak uluslararası alanda Türk bilge imgesine dönüştüğünü gösterir.
Araştırmanın Amacı
Bu araştırmanın amacı, W. Burc-khardt Barker'ın İngilizlere Türkçe öğretmek için yazdığı "Turkish Reading Book and Vocabulary and Grammar" (1854) isimli kitabının okuma metinleri kısmındaki Nasreddin Hoca fıkralarından hareketle genelde fıkraların, özelde ise Nasreddin Hoca fıkralarının yabancılara Türkçe öğretimindeki işlevini belirlemektir.
Yöntem
Bu araştırma nitel bir çalışma olup araştırmada belgesel tarama tekniği kullanılmıştır. Belgesel taramada, var olan kayıt ve belgeler incelenerek veriler elde edilir (Karasar 2012: 183). W. Burc-khardt Barker'ın 1854'te yazdığı "Tur-kish Reading Book and Vocabulary and Grammar" isimli kitabından bu araştırmaya konu olan 14 fıkra "metnin okuna-bilirlik düzeyi ile okunan metnin anlaşılma düzeyini artırmak, bu süreçte aynı zamanda hedef kitle üzerindeki bilişsel yükü hafifletmek" (Crossley vd. 2012: 91'den alıntılayan Durmuş 2013: 136) amacıyla sadeleştirilerek incelenmiştir.
Belgesel taramanın W. Barker'ın kitabındaki Nasreddin Hoca fıkralarından yapılmasının başlıca nedenleri şunlardır:
Yabancılara Türkçe öğretiminde Nasreddin Hoca fıkralarının tespit edilen en eski örneğinin Barker'ın kitabında yer alması ve bu metinlerin hemen hemen hiç incelenmemesi,
Paste a VALID AdSense code in Ads Elite Plugin options before activating it.
Barker'ın Nasreddin Hoca fıkraları için ayrı bir okuma metni oluşturmasıdır.
Veri Toplama
Bu araştırmanın verileri, W. Burc-khardt Barker'ın İngilizlere Türkçe öğretmek için yazdığı "Turkish Reading Book and Vocabulary and Grammar" (1854) isimli kitabının okuma metinleri kısmındaki 72 Nasreddin Hoca fıkrasından 14'ünün sadeleştirilmesiyle elde edilmiştir. 14 fıkranın orijinal metninin Latin esaslı Türk alfabesine aktarımı ise dipnot aracılığıyla sunulmuştur.
Bulgular
Sözcük Öğretimi ve Kültür Aktarımı
Sözcük, "bir ya da birden çok ses biriminin oluşturduğu, yazıda iki boşluk arasında yer alan, çoğu kez anlamsal bir birim oluşturan, söylemde belli bir biçimsel birlik sunan, çeşitli dizimsel kullanımlarında biçim olarak hiç değişmeyen ya da bir bölümüyle değişim gösteren ses ya da sesler öbeğidir" (Vardar 1998:190). Öğretim sürecinde sözcükler, çoğunlukla anlamı açıklanacak birimler olarak görülmekte, böylelikle daha çok anlamın nasıl açıklanacağı üzerinde durulmaktadır (Demircan 1983: 147). Anlamın nasıl açıklanacağı sorunu ise hedef dilin kültürel dinamikleriyle ilintilidir. Bu nedenle, sözcük öğretimi kültür öğretimiyle aynı düzlemde ilerleyen iki kavramdır. Kültürü en iyi yansıtan ise halk hikâyeleri, türküler, fıkralar gibi halk anlatılarıdır. William Burckhardt Barker'ın kitabında yer alan "Bilenleriniz Bilmeyenlerinize Anlatsın" fıkrasının sadeleştirilmiş hâli şöyledir: