Yabancılara Türkçe Öğretiminde Ses Ve Yazı Öğretimi Ve İşlevi
Paste a VALID AdSense code in Ads Elite Plugin options before activating it.
Yabancılara Türkçe öğretimi konusunda ülkemizde edinilmiş büyük bir tecrübe mevcuttur. Bu edinilen tecrübe divan-ı Lügat-it Türk'ten Lügat-i Fransavî'ye kadar farklı dönemlerin farklı dil öğretim biçimlerini ihtiva etmektedir(Bayraktar, 2002).Günümüzde bu alanda yapılan çalışmalar, İstanbul ve Ankara üniversitesi (TÖ-MER) Türkçe öğretim merkezleri başta olmak üzere diğer üniversitelerin dil öğretim merkezlerinin katılımıyla etki alanını genişletmiştir. Bugün özel ve devlet kuruluşlarının da katkılarıyla kurulmuş yurt içi ve yurt dışında çok sayıda Türkçe öğretim merkezleri mevcuttur.
20. yüzyılda Bloomfield (1933), Sapir (1921) gibi dil bilimcilerin çalışmalarının etkisiyle batı ülkelerinde planlı programlı yabancı dil öğretim çabaları görülmektedir. Başta Fransa, İngiltere ve Amerika olmak üzere dünyanın ileri gelen ülkeleri kendi dillerini başka milletlere öğretmek amacıyla çalışmalar yürütmüşlerdir.Ülkemizde dilimizin başka milletlere öğretimi konusunda 1950'li yıllarda sınırlı birkaç çalışma dışında pek göze çarpan faaliyet yoktur. Ancak 1980'li yıllardan sonra ülkemizdeki siyasi, iktisadi ve sosyal değişime paralel olarak çalışmalar hız kazanmaya başlamıştır(Göçer ve Moğol, 2011: 797-810).
Araştırmamızın başlığını ''Yabancılara Türkçe Öğretiminde Ses ve Yazı Öğretimi ve İşlevi'' koyduk. Çünkü ikinci dil öğretimi, alfabe öğretimiyle başlar ve bu ses öğretimi etkinliği karşılığı olarak ifade edilebilir. Bu yönden ikinci dil öğretimi, anadili eğitimi ve öğretimi etkinliği ile edinilmiş ses ve yazı tecrübesi üzerine inşa edilen bir etkinlik olarak görülmesi daha uygun olacaktır.
SES EĞİTİM VE ÖĞRETİMİ
Bir dili öğrenmenin ilk şartı öncelikle o dilin seslerini ve ses yapısını iyi tanıyıp kavramaktan geçer. Ses-bilimi, sesbirimi(fonem-phonem) adı verilen ve anlam ayırıcı özelliği bulunan dil içindeki seslerin işlevlerini, görevlerini inceleyen dilbilim koludur (Kıran, A.E., Kıran, Z., 2010 ).Ses eğitim ve öğretiminin pek çok bileşeni mevcuttur. Uygulamalı dilbilimin konusu olan yabancı dil öğretimi, ikinci dil öğretimi/Yabancılara Türkçe Öğretimi konusunda dilbilimin teorik konuları olan sesbilim, görevsel sesbilim, işitiş, söyleyiş ve görevsel ses bilgisi, ses aygıtı, bir ses ayırıcı simge olarak harf,alfabe bu bileşenlerden birkaçıdır (Huber, 2008:113-136 ). Dilin felsefesi ve milletlerin alfabe tercihleri gibi teorik konulara ikinci dil öğretiminde doğrudan veya dolaylı da olsa yer verilmemelidir. Ama bu konuları bir YTÖ öğreticisi bilirse, dersi daha etkili sunmasına yardımcı olabilir. Yabancılara Türkçe öğretiminde ses ve yazı öğretimi konusu ilk bakışta iki ayrı konu gibi gözükse de aslında ses öğretimi ile yazı öğretimi arasında sıkı bir ilişki vardır.Seslerin doğru öğretilmesi ile harf olarak yazıya geçirilmesi, birbirini tamamlayan bir bütünün iki parçası gibidir. Bu açıdan baktığımızda ses eğitim ve öğretimi süreçleri tamamlandığında sesin doğru telaffuzu aynı zamanda sesin doğru algılanması ve yazıya doğru geçirilmesi mümkün kılabilir.
Dünyada sesleri yazıya geçirmede ortak bir yol bulma çabası olarak görülebilecek çabalar vardır. 1886'da IPA(International Phonatic Association) tarafından her dilde bulunan sesler için geçerli olacak alfabe hazırlanmıştır. Yine benzer bir çalışma SAMPA(Speech Assesment Methods Phonetic Alphabet) tarafından bilgisayara uyumlu hale getirilmiş bir alfabe çalışması yapılmıştır. Her iki alfabede bir sesi uzatmak için 'a' 'için a:' kullanılmaktadır. İkinci dil öğretiminde bu işaretleme sisteminden faydalanabiliriz (Aksan: 1997: 63-67). Efendioğlu ve İşcan (2010: 121-143), yazdıkları makalelerinde yukarda bahsi geçen alfabede uzun harfleri göstermek için önerilen (e:/ a:) işaretiyle Türk-çenin uzun ünlülerini göstererek, dilimizin ne kadar ahenkli ve melodik olduğunu göstermeye çalışmışlardır. İkinci dil öğretiminde bu alfabelerde uzun sesler için önerilen ( a:/ e:) işareti yardımıyla uzun seslerin ses değerlerini yabancılara kolayca öğretebiliriz.
Çocuklarda dil oluşumu ses oluşumuyla başlar ve belli süreçler ister. Çocuk içine doğduğu kültürün dilini, fizyolojik ve bedensel olgunlaşmasına bağlı olarak belli bir zaman içinde edinir. Edinilen bu dil doğal olarak çevre dilidir. Bu çevresel dil okulda işlenerek geliştirilip düzenlenir ve kültür dili haline gelir. (Alperen, 2001:9).
Paste a VALID AdSense code in Ads Elite Plugin options before activating it.
İkinci dil öğretiminde / Yabancılara Türkçe öğretiminde anadili oluşumuna bağlı olarak Alperen'in ifade ettiği çevresel dil ve kültür dili oluşumu aşamaları birlikte gerçekleşiyor. Bu süreçte,dil oluşum safhaları geçilirken ses ve yazı öğretimi belirleyici rol üsleniyor.
Çocuklar doğuştan sayısız ses çıkrama yetisiyle dünyaya gelir(Yapıcı, 2004: 1-17). Çocuklarda Ses oluşumu, anne karnında başlar ve doğuştan itibaren ses eğitimi de başlamış olur. Ancak çocuk içinde doğduğu kültürün dilini öğrendikçe bu yeti de sınırlanmış olur. Bireyin ses edimi, ses oluşumu, ses eğitimi ve ses öğretimi gibi süreçlerden geçerek şekillenir. Ses eğitim ve öğretimi doğal süreç ve planlı süreç olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilirken (Uslu, 2005: 34-43) eğitimciler, plansız ve hazırlıksız aklına geldiği gibi ders işlememeli; hedefleri önceden belirlenmiş istendik davranış türlerine göre öğretim aşamalarına ve süreçlerine riayet etmeli; öğretim amaçlarında belirtilen davranışlar değişik öğrenme biçimlerine yer verilmelidir. (Özyürek, 1983: 347-366).
Bir anlam ayırıcı birim olan seslerin öğretimi, anadil öğretimi sırasında çok geniş kapsamlı biçimde ele alınıp öğretildiği için yabancı dil öğretimi bu öğrenilmiş olan ses dağarcığı/ ses birikimi üzerine inşa edilir (Yılmaz, vd, 2005:150-152). Biraz dikkat edilirse öğrenciler ana dillerinde var olan sesleri çok kısa sürede öğrendikleri görülür. Anadil öğrenimi sırasında karşılaşılmayan seslerin çok zor öğrenildiği, öğretmeni ve öğrenciyi uzun süre uğraştırdığı dikkatlerden kaçmaz. Mesela: Türkçedeki â, ince a, ç, ğ, ı, ö, gibi seslerin zor öğretildiği, öğretmenin bu sesleri öğretirken daha dikkatli olması ve daha uzun süre ayırması gerektiği bilinir.
Türk dilinde kullanılan alfabenin okunduğu gibi yazılan yazıldığı gibi okunan sesçil (fonetik) özellik taşıması sebebiyle sesleri öğretmenin çok kolay olduğunu düşünülür. Oysa Yabancılara Türkçe öğretmeye başlayan herkes ilk günden itibaren sesçil alfabe konusunun pek de öyle olmadığı, özellikle Arapça ve Farsçadan dilimize geçen kelimeler ile batı dillerinden geçen kelimelerin ses değerlerinin öğretimi konusunda hayli sorunlar olduğunu hemen fark eder. Alfabe verilirken inceltmeme düzeltme işareti, genel söyleyişiyle şapka işaretinin kullanıldığı kelimelerin örnekleme yöntemiyle verilmesi uygun olmaz mı?Mesela: uzun â, ile kısa yazılıp uzun okunan adem/ âdem, veya kanaat, kıraat ve cemaat gibi kelimelerin söylenişinde ortaya çıkan e ile a sesi arasında uzun söylenen seslerin öğretilmesine nasıl yer vermeliyiz? Oğlum / olum (ğ) yumuşak genin çıkarılması için kendinden önceki sesli harfin uzatılarak çıkarıldığının muhakkak gösterilmesi gibi..,Yabancılara Türkçe Öğretimi, nesneleri ve kavramları tanıma ve tanıtma ile başlar. Yani bu çalışma bir nevi kelime öğretimi olup kelime öğretimi ile birlikte telaffuz öğretimi de yapılması gerektiriyor.
Her zaman YTÖ öğreticileri dil öğretimine alfabenin öğretimiyle başlar. Alfabe öğretimi aynı zamanda ölçünlü dilin ses değerleri ile yazı öğretimi faaliyeti olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda ses değerlerinin öğretimi, doğru telaffuz eğitiminin de başlangıcı, ilk basamağıdır. Ses öğretimi etkinliği, genel dil öğretimi etkinlikleri içinde her zaman yer verilen, hatta tekrarlanan bir konu olarak değerlendirilebilir. Ancak diğer etkinlikler okuma, yazma, dinleme,anlama, anlatma(sözlü ve yazılı anlatım) karşılıklı konuşma(Kahraman, vd. 2004: 17) uygulamaları içerisinde de ses öğretim etkinliği devam ettirilir.
22 yıldır Yabancılara Türkçe dersi veren biri olarak ses ve yazı öğretimi konusunu incelemeye karar verdiğimde, önce kendi derslerimde sesleri ve yazı öğretimini nasıl gerçekleştirdiğimi düşündüm. Sonra Yabancılara Türkçe Öğretim kitaplarına bir kez daha göz attım. Bu kitaplar, Yabancılar için Türkçe I-II (Se-büktekin, 1969), öğreniyoruz (Hengirmen ve Koç, 1983: 5-6), alfabeyi büyük ve küçük harf olarak verir ve harflerin sesletimi öğretmene bırakılmıştır.