İtalyan Üniversitelerinde Türkçe’nin Ders Olarak Seçimini Etkileyen Nedenler Lecce Devlet Üniversitesi Örneği
Paste a VALID AdSense code in Ads Elite Plugin options before activating it.
Avrupa Birliği’nin en büyük ve en önemli ülkelerinden biri olan İtalya’da şu sıralarda dört üniversitede “Türk Dili ve Edebiyatı” öğrenimi yapılmaktadır: Roma Üniversitesi, Napoli Üniversitesi, Venedik Üniversitesi ve Lecce Üniversitesi.
Türkiye ve İtalya arasındaki ilişkilerin geçmişi ve bugünkü durumu göz önüne alınırsa bu sayının, ne yazık ki çok az olduğu ortaya çıkar. Bu üniversiteler de, kuzeyden güneye, belli bir çizgi doğrultusunda bulunmaktadır; bu çizginin batısında, özellikle Milano, Torino gibi çok önemli kentlerdeki üniversitelerde böyle bir bölüm, üzülerek söyleyelim, yoktur.
İtalya’nın güney ucundaki Lecce kentinde ise “Türk Dili ve Edebiyatı” bölümü, ilk kez, 1998/99 öğretim yılında , “Yabancı Diller ve Edebiyatlar Fakültesi”nin Dekanı ve şu sırada aynı Üniversitenin Rektörü, Türk dostu, çok değerli, Prof. Dr. Oronzo Limone’nin isteği ve değerli hocamız Prof. Dr. Asım Tanış’ın ilgilenmesi ve desteği ile, öğretime başlamış olup dolayısıyla bu yıl dördüncü yılına girecektir.
Bu bölümü kurma ve yürütme görevi, gene, yukarda sözü edilen yetkili kişilerin ve Lecce Üniversitesi’nin yetkili yerlerinin önerisi ve onayı ile bana verilmiştir. Bu nedenle de bir bakıma, 1970/71 öğretim yılında Prof. Dr. Asım Tanış tarafından kurulan ve benim de öğrenimimi yapıp 1979 yılında bitirdiğim, “Venedik Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü”nün çok olumlu ve mutlu bir uzantısı sayılabilir.
Özellikle, son yıllarda, Lecce’nin bulunduğu Güney İtalya’nın, Balkanlar ve Orta Doğu ile olan ilişkilerde büyük önem kazanması, bu kent üniversitesindeki “Türkçe” bölümünün yerindeliğinin ve gelecek açısından çok umut verici olacağının açık bir göstergesidir.
İlk yılda, yani 1998/99 öğretim yılında 10-15 öğrenciyle işe başlamıştık. Son yılda, yani üçüncü yılda ise bu sayı 20’ye yükselmiş olup öğrencilerin hepsi derslerimizi düzenli olarak izlemektedir. Dördüncü öğretim yılına bu yıl başlayacağımızdan bu sayının kaça çıkacağını şimdilik bilmiyoruz. Ancak artacağından kuşkumuz yok.
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yazılmış olan öğrencilerin, yalnızca ikisi Yunanistan’dan gelme olup gerisi İtalyan’dır.
İtalya’da, Türkiye’deki durumun tersine, birkaç bölüm dışında, üniversiteye giriş sınavı gibi bir sorun yoktur. Her öğrenci istediği fakülteye veya bölüme girebilir. Bu göz önünde tutulursa, kimi öğrencilerin Türkçe’yi kendi istekleriyle ve özgürce bir seçimden sonra, öğrenmeye gelmeleri gerçekten ilginç ve önemlidir. Öğrencilerimizin kimisi Türkçe’yi ana bilim dili, kimisi ise yardımcı dil olarak seçmişlerdir. Kısacası dört yılla bir yıl arasında değişen bir sürede öğrenim görürler.
Günümüze dek bu konuda derinlemesine bir araştırma yapılmamış olmakla birlikte, Türkçe’nin öğrenim dili olarak seçimini etkileyen nedenleri şöyle sıralayabiliriz. En başta, Türkçe’ye duyulan ilgi, Türkiye’ye gidip gelmiş olma, bir Türk’le arkadaşlık, değişik bir dil öğrenme isteği, son yıllarda Türkiye ile gittikçe artan ilişkiler… yer alabilir. Ayrıca, Türkiye’nin Avrupa Birliği ortamına, bütün güçlüklere, engellere karşın, iyice yaklaşmış olması, bu birliğe, er geç, gireceğinin kesinlik kazanması da önemli bir etken sayılabilir. Çünkü artık yalnızca Türkiye’nin Avrupasız yapamayacağı değil, aynı zamanda Avrupa’nın, dolayısıyla Avrupa Birliği’nin de Türkiyesiz yapamayacağı bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır.
Paste a VALID AdSense code in Ads Elite Plugin options before activating it.
Sonra bilindiği gibi, her dilin kendine özgü, yabancıya zor gelen yanlarının olması doğaldır. Dolayısıyla Türkçe’nin de İtalyanlar için anlaşılması ve öğrenilmesi güç yanları vardır. Örneğin Türkçe ile İtalyanca arasında köken olarak bir benzerlik yoktur. Tümce yapısı tümüyle değişiktir. Türkçe’deki “ğ,h,ı,ö,ü,” sesleri biraz güçlük yaratmaktadır; her ne kadar kimi lehçeleri bilen İtalyan öğrenciler için bu pek sorun olmuyorsa da.
Buna karşılık Doğu dillerine ilgi duyan öğrencilerin Latin alfabesiyle yazılan tek Doğu dili olarak Türkçe’nin olduğunu duyup görmeleri onlar için gerçekten çok şaşırtıcı ama sevindirici oluyor çünkü bu etken onların ilk korkularını yenmelerinde çok yardımcı oluyor. Çok kısa bir zaman içinde alfabeyi öğrenip okumaya, yazmaya başlayabiliyorlar. İtalyanların ulusça pek sıkıntıya gelmeyi istememeleri bir yana, Türkçe konusundaki kimi önyargıları da, çoğu zaman, ilgilerini olumsuz açıdan etkileyebiliyor. Örneğin “Anlaşılmaz bir dil konuşmuyorum!” anlamına “non parlo turco” sözüne “Bence Türkçe’dir, anlamıyorum.” anlamına gelen “per me è turco” önyargısını da ekliyorlar. Gerçekte bu gibi sözler ya da önyargılar başka dillerde de vardır. Ancak öyle de olsa, bu kişilerin böyle söylemelerini soğukkanlılıkla karşılamak, hiç gücenmeden öğretim sevgisi ile öğrenecek olana yani öğrenciye durumu anlatmak gerekmektedir. Biz, öğrencilerin ilk çekingenliklerini gidermek amacıyla, Türkçe’deki müzik, bankacılık, denizcilik terimlerinin pek çoğunun İtalyanca’dan gelme olduğunu söyleyerek onları rahatlatmaya çalışıyoruz ve bu da öğretim bakımından çok yararlı oluyor, kişisel deneyimimizce.
“Türk Edebiyatı” konusunda, bütün İtalya’da, İtalyanca olarak yalnızca, Alessio Bombaci’nin “La Letteratura Turca” (Milano, 1969) adlı kitabı olduğu gibi, Türkçe’nin dil olarak öğretimi konusunda da, İtalya’da elde olan yapıtlar, bildiğimiz kadarıyla, iki kitaptan oluşmaktadır. Bunlardan birisi, bizim de Lecce üniversitesinde kullandığımız, Prof. Dr. Asım Tanış’ın kendi çabası ile 1975’te İstanbul’da basılmış ve şu sırada bitmek üzere olan 582 sayfalık “Corso di Lingua Turca Moderna” (Çağdaş Türkçe) yapıtı, öbürü ise, artık tümüyle eskimiş sayılabilecek, Ettore Rossi’nin Roma’da 1963-64 yıllarında bastırdığı, iki ciltten mevcut “Manuale di Lingua Turca” yapıtıdır. Dolayısıyla bu alan oldukça boştur. Bu boşluğu, kendi üniversitemize doldurabilmek amacıyla, biz de geçen yıl Lecce Üniversitesi Türkçe bölümü öğrencilerinin ihtiyacını karşılayabilmek için, “Manuale di Lingua e Letteratura Turca” adlı elkitabını bilgisayarla hazırlayıp aynı yöntemlerle bastırabildik; yakında eksiksiz bir duruma getirip yayınlayabilmek bizim ve öğrencilerimizin umududur.
Öğretim işimize yardımcı olan yapıtlar arasında, 1997 Kasımında erken emekliye ayrılmış olan değerli hocamız Prof. Dr. Asım Tanış’ın çıkardığı şu sözlükleri de saymak önemlidir: Grande Dizionario Didattico Italiano–Turco (İtalyanca-Türkçe Büyük Öğretici Sözlük), İstanbul, 1986 [iki cilt, 1856 sayfa]; Piccolo Dizionario Turco-Italiano (Türkçe – İtalyanca küçük sözlük), İstanbul 2000, 430 sayfa; Piccolo Dizionario Italiano-Turco (İtalyanca-Türkçe Küçük Sözlük), İstanbul Ekim 2001. Gene, kendisinden aldığımız bilgilere göre, şu sözlükler dizilmekte olup sırayla çıkacaktır: Türkçe-İtalyanca Büyük Sözlük (Grande Dizionario Turco-Italiano), iki bin sayfa, İtalyanca-Türkçe ve Türkçe-İtalyanca orta boy sözlükler (her biri aşağı yukarı 1000 sayfalık).
Bilindiği gibi çağdaş eğitim ortamına uygun bir kitabın birkaç temel özelliğinin olması kaçınılmazdır. Her şeyden önce temel söz varlığına dikkat etmek, insanların yaşantısında birinci derecede önem taşıyan kelimeleri en kısa zamanda öğrenciye duyurmak ve öğretmek kaçınılmaz bir öğretim yöntemidir. İtalyan öğrenciler için hazırlanan kitabın, en az iki ayrı derecede hazırlıklı gruplara yönelik olması olağandır. Gerçekten de meslektaşların da çok iyi bildikleri gibi, uluslar arası yabancı dil öğretim standartları, yabancı dil öğrenenleri en az üç farklı gruba ayırmakta ve kitaplardaki konular da günlük yaşam gereksinimine uygun olarak sıralanmaktadırlar. Ele alınan konuların akılda daha kolay kalabilmesi ve çekici olabilmeleri için fotoğraf, resim ve karikatürlere yer verilmesi gerekir. Biz bunun yanında, kitaba ek olarak, üniversitemizde bulunan tüm yöntemleri de kullanarak, bir video kaseti hazırlamak istiyoruz. Uzmanların tartışmasız kabul ettiği gibi, birkaç dakikalık video film gösterisinin bir saatlik derse bedel olduğu açıktır. 2001/2002 öğretim yılı, çalışmamızın dördüncü yılına rastlayan öğretim ve öğrenim yılı olacaktır, böylece şu aşamada, bugüne dek yapılabilen işle hesaba oturmak doğru olmaz ve çok erkendir kanaatindeyiz. En az gelecek iki yılı da bekleyip, dört yıllık öğretim programını bitiren ve doktora tezini veren öğrencilerin geldiği bilim seviyesi noktasını inceleyerek övgümüzü veya eleştirilerimizi yapabiliriz.
Üniversitemiz ve T.C. Hükümeti arasında oluşan ve ortak çalışmalarımızı içeren anlaşmaların, başlanılan zor işi çok iyi neticelere vardıracağını ümit ediyoruz.
Bu yıl, yeni öğretim günlerimize, az önce belirttiğimiz anlaşmalar ortamında, Türkiye’den gönderilen değerli bir okutmanın da yardımı ile başlayacağız ve beraberce yapılacak çalışmanın çok yararlı ve yardımcı olacağına inanıyoruz.
Bilindiği gibi teknik ilerlemeler, yabancı dil öğretimi konusunda pek çok yenilikler getirmiş ve kolaylıklar sağlamıştır. Yabancı dil laboratuvarları, videolar ve benzeri çağdaş yöntemler dil öğretimini hayli kolaylaştırmıştır. Bu yeni durumda, Lecce Üniversitesi’nin de Türkçe öğretimine sağladığı olanakları öğrencilerimizin öğrenimi ve ilerdeki etkinlikler açısından kullanacağız .